Tag Archives: mide balonu

Obeziteye televizyon karşısında egzersiz

19 Mar

Dünya genelinde giderek artan obeziteden korunmak için öncelikli olarak televizyon ve bilgisayar başında geçirilen zaman ile bu sırada yenen besinlerin miktarı ve kalorisinin azaltılması, kazanılan sürenin ise yürüme ve koşu gibi düzenli fiziksel aktivitelerle doldurulması gerektiği bildirildi.

 

Türkiye Spor Hekimleri Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Hakan Gür vücuttaki yağ miktarının aşırı düzeyde birikim göstermesi anlamına gelen obezitenin, kalp hastalığı, diyabet, hiperlipidemi, hipertansiyon, inme, osteoartrit, hiperinsülinemi gibi birçok kronik hastalık veya sağlık sorunlarıyla yakın ilişkili olduğunu belirtti.

 

Basitçe enerji alımıyla tüketimi arasındaki kronik dengesizlikten ileri gelen obezitenin görülme sıklığının, aşırı yeme ve hareketsizliğe bağlı arttığına dikkati çeken Gür, Türkiye’de son yıllarda obez kişi sayısında ciddi artış gözlendiğini, görülme sıklığının ise Avrupa ve ABD’den hala daha düşük olduğuna işaret ederek, bu durumun, bir kısım tedbirler almak adına motive edici olduğunu dile getirdi.

 

Prof. Dr. Gür, yeme alışkanlıkları, yaşam tarzı, aile hayatı gibi birçok faktörün, sorunun temelinde ve çözümünde ciddi öneme sahip olduğunu belirterek, şunları söyledi:

 

“Televizyon seyretme ve bilgisayar başında oturma, elektronik çağın kaçınılmaz sonuçları olarak görünse de özellikle beraberinde abur cubur olarak ifade edilen kalorisi yüksek besinleri tüketme alışkanlığı, obezitenin en önemli nedeni olarak karşımıza çıkmaktadır. Ülkemizde yapılan çalışmalar, çocukların yüzde 62’sinin günde 2 saat, yüzde 8,3’ünün ise 4 saatten fazla televizyon seyrettiğine işaret etmektedir. 3-8 yaşlarındaki çocukların yüzde 89,6’sı, televizyon seyrederken çikolata, şekerleme, kek, cips, çerez atıştırıp, şekerli içecekler içtiği tespit edilmiştir.

 

Türk anneler üzerinde yapılan bir çalışmadaysa çalışmaya dahil olan 4-6 yaş arası çocukların yüzde 25,4’ünün aşırı kilolu olduğu tespit edilmesine karşın, bu çocukların annelerinin yüzde 73,3’ü çocuklarının aşırı kilolu olduğunu düşünmediklerini göstermiştir. Annelerin yalnızca yüzde 12,8’i çocuklarının aşırı kilolarından kaygılandığını, yüzde 8,1’i ise ciddi endişelendiğini ifade etmiştir. Ebeveynlerin çocuklarının kilolarına bakış biçimi, bu sorundan korunma açısından anahtar rol oynamaktadır.”

 

Obeziteye karşı tavsiyeler

 

Hakan Gür, obeziteden korunmak için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:

 

“Öncelikli olarak televizyon veya bilgisayar başında geçirilen zaman ile bu sırada yenen besinlerin miktarı ve kalorisi azaltılmalı, azaltılan bu süreler yürüme, koşu gibi düzenli fiziksel aktivitelerle doldurulmalıdır. İş gibi gerekçelerle eğer oturarak vakit geçirme konusunda fazla bir yol kat edilme olanağı yok ise en azından alınan kalori azaltılmalı, iş dışı zamanda olabildiğince aktif olmayı çalışılmalıdır. İşe yürüyerek veya bisikletle gitmeyi deneyebilir veya iş yerine belli mesafede bir yere arabanızı park edip, geri kalan bölümü yürüyebilirsiniz.

 

Kesinlikle asansör kullanmayın. İş yerinde çayınızı, kahvenizi yürüyerek gidip kendiniz alın. Öğle arasında iş arkadaşlarınızla bir yürüme grubu oluşturmaya çalışın. Şirketinizde futbol, voleybol gibi takımlar oluşturup takımın veya organizasyonun sorumluluğunu alın.

 

Günlük iş takviminize fiziksel aktivite için yer ayırın ve hiçbir nedenle taviz vermeyin. Seyahatlerinizde otel spor olanaklarını kullanın, alışveriş gibi aktivitelerde arabanızı uzağa park edin, alışverişten önce dükkanlarda 1-2 tur atın. Eğer zamanınızın çoğunu evde geçiriyorsanız, televizyon seyrederken aktif olun. En basitinden televizyon karşısına bir yükselti koyup inme-çıkma tarzında bir egzersiz yapılabilir. Erken kalkıp yürüyüş ve ev işleri yapın. Varsa düzenli bir şekilde köpeğinizi gezdirin. Aile yürüyüşleri yapın.

 

Egzersizi yapma gerekçenizin zaten zaman içinde bu enerjiyi sağlamak olduğunu unutmayın ve bu kısır döngüyü kırın. Sabah erken kalkıp veya öğle tatilinde yapmayı deneyin. Aceleci olmayın. Birinci gün sabah 5 dakika, akşam 5 dakika yürüyüşle başlayın veya gün içinde en enerjik olduğunuz saatte yapmaya çalışın. Herkesin her yerde, her zaman, en güvenilir, en ucuz ve en kolay yapabileceği aktivite tipi yürümektir ve koşu kadar etkilidir.”

A.A

Kaynak : HÜRRİYET PORTAL

————————————————————————————————————

Obezite Cerrahisi, Mide Kelepçesi ve Balonu Hakkında Tüm
Sorularınızı Op Dr Murat Üstün Yanıtlıyor.

 

Not : Gönderdiğiniz Mesaj, Gizlilik Çerçevesi İçerisinde Doktor Tarafından Okunup Cevaplanacaktır.

———————————————————————-————————————–

Obeziteye yeni ölçek!

8 Mar

Amerikalı bilim adamları, bir insanın şişmanlık derecesini, o kişi tartıya bile çıkmadan belirleyen yeni bir ölçek geliştirdiler.

Bilim adamları, Vücut Yağlılık Endeksi (VYE) adını verdikleri yeni ölçeğin, boy ile kalça ölçümlerine dayandığını ve ağırlıkla boy ölçümünden elde edilen Vücut Kütle Endeksi’ne (VKE) daha esnek bir alternatif oluşturduğunu belirttiler.

 

Güney Kaliforniya Üniversitesiden Richard Bergman ve ekibi, “Obesity” dergisinde yayınlanan araştırmalarında, VKE’nin 200 senedir doktorlar ve araştırmacılarca vücut yağlılığını ölçmede kullanıldığını ancak bu yöntemin kusursuz olmadığını yazdı.

 

Bu yöntemde, aynı VKE’de olan kadın ve erkeklerin farklı seviyelerde yağa sahip olabildikleri, ayrıca VKE ölçeklerinin farklı etnik gruplar için genelleştirilemeyeceği belirtildi.

 

Yeni ölçeğin ise Meksika kökenli Amerikalılar baz alınarak geliştirildiği, daha sonra Afrika kökenli Amerikalılar üzerinde denendiğinde de

testlerin aynı sonucu verdiği kaydedildi.

 

Araştırmacılar, boy ile kalça çevresinin karmaşık bir orana dayanan yeni yöntemin, beyazlar ve diğer etnik gruplar üzerinde de denenmesinin yararlı olacağını belirttiler.

 

Araştırma ekibi, iyice doğrulanmasından sonra bu ölçeğin yağlılığın saptanmasında kullanışlı bir yöntem olacağını öne sürdü.

Kaynak : MİLLİYET PORTAL

————————————————————————————————————

Obezite Cerrahisi, Mide Kelepçesi ve Balonu Hakkında Tüm
Sorularınızı Op Dr Murat Üstün Yanıtlıyor.

 

Not : Gönderdiğiniz Mesaj, Gizlilik Çerçevesi İçerisinde Doktor Tarafından Okunup Cevaplanacaktır.

———————————————————————-————————————–

Yeni nesil obezite adayı!

15 Şub

Yağ kalınlığındaki artış obezite habercisi!

Dicle Üniversitesi (D.Ü) Anatomi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Vatan Kavak tarafından hazırlanan “Vücut Yağ Yüzdesini Belirleme” projesi kapsamında Diyarbakır’daki 10-15 yaş arası bin 118 öğrencinin deri altı yağ kalınlığının ölçülmesi sonucu ergenlik çağındaki kızlarda yağlanma yaşının 13, erkeklerde ise 12 olduğu belirlendi. D.Ü Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü’nce desteklenen (DÜBAP) proje kapsamında ilköğretim okullarında 600’ü kız bin 118 öğrencinin vücudunun karın ve sırt bölgesi ile kollarından oluşan dört ayrı noktasından Lange Skinfold cihazı ile ölçüm yapıldı.

 

Yapılan incelemede 10-15 yaş grubu çocukların vücutlarında yağlanma artışı olduğu ve yaş gruplarına göre kızlarda yağlanma yaşının 13, erkeklerde ise 12 olduğu sonucuna varıldı.

 

Doç. Dr. Kavak, yaptığı açıklamada, yağ kalınlığındaki artışın obezitenin habercisi olduğunu belirterek, kontrolsüz yağ kalınlığındaki

artışı belirlemek amacıyla hazırladığı “Vücut Yağ Yüzdesini Belirleme Projesi” kapsamında ergenlik çağındaki öğrencilerin vücutlarındaki deri altı yağ kalınlığını ölçtüğünü söyledi.

 

Bu kapsamda araştırmaya Diyarbakır’daki çeşitli ilköğretim okullarında okuyan bin 118 öğrencinin katıldığını ifade eden Kavak, öğrencilerin sırt, karın ve kollarının iki bölümündeki yağlanmayı deri altı yağ kalınlığını ölçen bir cihaz yardımı ile tespit ettiğini bildirdi.

 

“YENİ NESİL OBEZİTE ADAYI”

 

Araştırma sonunda obezite ve buna bağlı birçok rahatsızlığın önüne geçilmesinde etkin rol oynayacak sonuçlara vardığına dikkati çeken Kavak, “Risk faktörü taşıyan sınır yaş dediğimiz 10-15 yaş arası ergenlik çağındaki çocuklar üzerinde yaptığımız ölçümlerde kızlarda yağlanma yaşının 13, erkeklerde ise 12 olduğunu belirledik. Amacımız çocukların deri altında normalin üstündeki yağ düzeyini tespit ederek yağlanmaya eğilim varsa geç kalınmadan gereken önlemlerin alınmasını sağlamak” dedi.

 

Ciddi bir rahatsızlık olan obezitenin kalbi, kan damarlarını ve damarları etkileyen kardiyovasküker rahatsızlıkların oluşma riskini de artırdığını kaydeden Kavak, sözlerine şöyle devam etti:

 

“Obezite kardiyovasküler sistemi bir çok açıdan kötü yönde etkiliyor. Kilo alımına neden olan gıdalar genellikle aşırı yağ, kolesterol ve şeker içeren besinlerdir. Doymuş yağ ve kolesterol bakımından zengin gıdalar damarların tıkanmasına yol açarak damar sertliği sorununu doğurur. Biz deri altı yağ kalınlığını tespit ederek obezite ve buna bağlı kardiyovasküler rahatsızlıkların önüne geçilmesini hedefliyoruz.

 

Ergenlik çağında obezite olunmasını önlemek olası kalp, şeker ve tansiyonun önüne geçmek için 10-15 yaş arası, sınır bir yaştır. Yeni nesil obezite adayı. Çünkü gençler hem hareketsizler hem de düzenli yemek yemekten uzak fast food gıdalarla besleniyorlar. Bu yaşta gençler günün çoğu zamanını hareketsiz geçirdikleri ve hazır yiyeceklere eğilimleri arttığından risk faktörü artıyor. Örneğin araştırmaya katılan öğrencilerden 152’sinin yağ kalınlığının yüksek, 105’inin de çok yüksek olduğunu belirledik. Bunun mümkün olduğunca erken tespit edilmesi için araştırmanın tüm okullarda yaygınlaştırılması gerekir.”

 

YAŞAM TARZININ ETKİSİ

 

Kavak, obezitede genetik faktörlerden sıkça söz edilmesine rağmen yaşam tarzının da önemli bir faktör olduğunu belirterek, araştırmada çocukların yetersiz beslendiklerini, düzenli egzersiz yapmadıklarını ve düşük sosyoekonomik statüye sahip ailelerin fertleri olduğunu belirlediklerini söyledi.

 

Çocukların fast food gıdalar yerine evde pişirilen yemeklerle beslenmesini önerdiklerini ifade eden Kavak, obezitenin önüne geçilmesi için alınması gereken önlemleri şöyle sıraladı:

 

“Hazır yiyecekler ve hareketsizlik obeziteye davetiye çıkarıyor. Bu nedenle düşük sosyoekonomik statüye sahip ailelere ekonomik olarak destek verilerek aile bireylerinin yanı sıra özellikle çocukların dengeli beslenmelerinin sağlanması gerekir. Bunun yanı sıra Milli Eğitim Bakanlığı’nca öğrencilerin okuldan arta kalan zamanlarını değerlendirebilmeleri için spor yapacakları mekanlar oluşturulmalı. Bu sayede çocukların hareketsiz bir yaşamdan kurtularak hareketli bir yaşama kavuşmaları, yaşlarına uygun sportif faaliyetlere yönelmeleri sağlanmış olacak.

 

Bu önlemlerin hayata geçirilmesi ergenlik çağındaki çocukların maruz kalacağı yağlanmayı azaltarak kas gelişimini güçlendirecek, yaşam kalitesini de olumlu yönde etkileyecektir. Unutulmaması gerekir ki obezite gençlerin vücut kalitesinin yanı sıra ruh sağlığını, okuldaki başarısını ve öz güvenini etkileyen önemli ve önlenebilir bir hastalık.”

Kaynak : MİLLİYET PORTAL

————————————————————————————————————

Obezite Cerrahisi, Mide Kelepçesi ve Balonu Hakkında Tüm
Sorularınızı Op Dr Murat Üstün Yanıtlıyor.

 

Not : Gönderdiğiniz Mesaj, Gizlilik Çerçevesi İçerisinde Doktor Tarafından Okunup Cevaplanacaktır.

———————————————————————-————————————–

İşte dünyadan obezite rakamları!

11 Şub

Obezitenin 28 yılda 2 kat arttığı belirlendi.

İngiliz “The Lancet” dergisinde yayımlanan araştırmada, dünya genelinde obezitenin 500 milyon kadar yetişkini etkilediği belirtilirken, kadınların bu hastalıktan daha çok mustarip olduğu vurgulandı.

 

Dünyada obezitenin 28 yılda iki kat arttığı, hastalığın 205 milyon erkeği ve 297 milyon kadını etkilediği belirtildi.

 

En “kiloluların” Büyük Okyanus’taki küçük bir ada olan Nauru’da, en az “kilolu erkeklerin” Demokratik Kongo Cumhuriyeti, kadınların ise Bangladeş’te bulunduğu ortaya çıktı.

 

Dünya Sağlık Örgütüne göre beden kitle indeksi 25’in üzerinde olanlar aşırı kilolu, 30’un üzerindekiler obez olarak değerlendiriliyor.

 

Beden kitle endeksinin en fazla ve en az olduğu bazı ülkeler şöyle:

 

Erkekler:

 

-Nauru: 33,9

-ABD: 28,5

-Suudi Arabistan: 27,9

-Avustralya: 27,6

-Kanada: 27,5

-İspanya: 27,5

-Arjantin: 27,5

-İngiltere: 27,4

-Meksika: 27,4

-Almanya: 27,2

-Güney Afrika: 26,9

-Belçika: 26,8

-Polonya: 26,7

-Mısır: 26,7

-İtalya: 26,5

-İsviçre: 26,2

-Rusya: 26

-Fransa: 25,9

-Brezilya: 25,8

-Küba: 25,1

-Cezayir: 24,6

-Japonya: 23,5

-Tayland: 23

-Nijerya: 23

-Çin: 22,9

-Hindistan: 21

-Bangladeş: 20,4

-Demokratik Kongo Cumhuriyeti: 19,9

 

 

Kadınlar:

 

 

-Nauru: 35

-Mısır: 30,1

-Suudi Arabistan: 29,6

-Güney Afrika: 29,5

-Meksika: 28,7

-ABD: 28,3

-Arjantin: 27,5

-Rusya: 27,2

-Avustralya: 26,9

-İngiltere: 26,9

-Kanada: 26,7

-Küba: 26,6

-İspanya: 26,3

-Cezayir: 26,4

-Brezilya: 26

-Polonya: 25,9

-Almanya: 25,7

-Belçika: 25,1

-Fransa: 24,8

-İtalya: 24,8

-Tayland: 24,4

-İsviçre: 24,1

-Nijerya: 23,7

-Çin: 22,9

-Japonya: 21,9

-Demokratik Kongo Cumhuriyeti: 21,7

-Hindistan: 21,3

-Bangladeş: 20,5

Kaynak : MİLLİYET PORTAL

————————————————————————————————————

Obezite Cerrahisi, Mide Kelepçesi ve Balonu Hakkında Tüm
Sorularınızı Op Dr Murat Üstün Yanıtlıyor.

 

Not : Gönderdiğiniz Mesaj, Gizlilik Çerçevesi İçerisinde Doktor Tarafından Okunup Cevaplanacaktır.

———————————————————————-————————————–

Obeziteye karşı savaş açıldı

11 Şub

Sağlık Bakanlığı, obezite ile savaşa üniversite gençlerini de dahil ediyor. Bakanlık üniversite öğrencileri arasında ‘Obezitenin Önlenmesi ve Fiziksel Aktivitenin Teşviki’ konulu reklam yarışması düzenliyor.

 

Sağlık Bakanlığı, üniversite öğrencilerinde, günümüzün en büyük sağlık problemlerinden biri olan obeziteye karşı bilinç oluşturarak, farkındalık amacıyla ‘Obezitenin Önlenmesi ve Fiziksel Aktivitenin Teşviki’ konulu reklam yarışması düzenliyor.

Yarışma ile obezitenin ve hareketsiz yaşamın getirdiği sakıncaların, mesajlarda çok fazla korku öğeleri vermeden, eğlenceli bir şekilde anlatılması ve toplumu fiziksel aktiviteye teşvik etmek hedefleniyor.

 

Yarışmada, reklam ajansı başına birinciye 3 bin TL, ikinciye 2 bin TL ve üçüncüye bin TL ödül verilecek. Son teslim tarihi 15 Şubat 2011 olan yarışmada; beğenilen reklam çalışmalarından 10 tanesi, daha sonra belirlenecek bir tarihte Sağlık Bakanlığı’nda seçici kurula sunum yapacak.

 

Çocuklar anne mutfağı yerine hamburgeri tercih ediyor

 

Obezite ile ilgili bazı bilgilere de yer verilen yarışma duyurusunda, “Modern toplumun en büyük handikaplarından olan zaman kıtlığı probleminden dolayı Türk aile mutfağı normalde çok fazla kalorili ve sağlıksız gıdalardan oluşmamışken, modern yaşamdaki zamansızlığın da etkisiyle fastfood kültürü de iyice yaygınlaşmış ve bu fastfood kültürü gitgide topluma, özellikle çocuk ve gençlere yerleşmiştir. Annemizin mutfağı denilen mutfakta özellikle zeytinyağlı sağlıklı yiyecekler fazla şekilde yer tutarken, çocuklar bu yemekleri artık tercih etmemekte ve birçok hastalığa yol açan (kalp-damar-kolestrol gibi) hamburger, pizza, kola, cips gibi gıdalar tüketilmektedir.” denildi.

 

2015 yılında dünyada 700 milyon üzerinde obez olacağı tahmin ediliyor

 

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünyada 400 milyonun üzerinde obez ve yaklaşık 1.6 milyardan fazla kilolu birey bulunuyor. 2015 yılında bu rakamın sırasıyla 700 milyon ve 2.3 milyara ulaşabileceği tahmin ediliyor.

 

Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından yapılan bir araştırmaya göre; Türkiye’de kadınların şişmanlık oranı Avrupa ortalamasının (yüzde 20) çok üzerinde, yüzde 46 gibi çok ciddi bir rakamda. Avrupa’da erkekler şişmanlıkta yüzde 15’i bulurken, Türkiye’de yüzde 16 civarında.

Kaynak : HÜRRİYET PORTAL

————————————————————————————————————

Obezite Cerrahisi, Mide Kelepçesi ve Balonu Hakkında Tüm
Sorularınızı Op Dr Murat Üstün Yanıtlıyor.

 

Not : Gönderdiğiniz Mesaj, Gizlilik Çerçevesi İçerisinde Doktor Tarafından Okunup Cevaplanacaktır.

———————————————————————-————————————–

Obez kadınlar kilolu olduklarını kabul etmiyor

26 Oca

ABD’de yapılan bir araştırmaya göre, her 4 obez kadından birinin fazla kilolu olduğunu reddediyor ve diyete yanaşmıyor.

 

2 bin kadın arasında yapılan bir araştırmada, her 4 obez kadından birinin “fazla kilolu” olduğunu reddettiği ortaya çıktı. Araştırmayı yürüten uzmanlar, bu konuda yeni doğum yapmış kadınların diğer obez kadınlardan daha fazla tehlike altında olduğunu açıkladı.

 

Yeni anne olan kadınlar, hamilelikle gelen fazla kilolara zamanla alıştıkları için diyete başlamayı reddediyor. Uzmanlara göre şişmanlığın giderek arttığı toplumlarda, obezite “normal” olarak kabul edilmeye başladı.

 

ABD’d her yıl ortalama 400 bin kişi, obeziteye bağlı hastalıklar nedeniyle yaşamını yitiriyor. Amerikalıların üçte ikisinin kilolu olduğuna dikkat çeken uzmanlara göre ABD’de 12 milyon “morbid obez” (hastalık derecesinde şişman) var ve obeziteyle ilgili hastalıkların tedavisi için her yıl 170 milyar dolara varan harcama yapılıyor.

Kaynak : HÜRRİYET PORTAL

————————————————————————————————————

Obezite Cerrahisi, Mide Kelepçesi ve Balonu Hakkında Tüm
Sorularınızı Op Dr Murat Üstün Yanıtlıyor.

 

Not : Gönderdiğiniz Mesaj, Gizlilik Çerçevesi İçerisinde Doktor Tarafından Okunup Cevaplanacaktır.

———————————————————————-————————————–

Pudralı deodorantlar sivilce nedeni….

25 Mar

Hava sıcaklığının artmasıyla birlikte ter önleyici ürün kullanımı da arttı. Pudralı, pudrasız, kokulu, yüksek koruma faktörlü derken ürün çeşitliliğiyle birlikte yanlış uygulamalardan doğan sağlık sorunları da baş göstermeye başladı.

MemorialHastanesi’nden Uz. Dr. Murat Görgülü, konuyla ilgili şöyle konuştu: “Terlemesırasında böbrek gibi çalışan ter bezleri, bir tür boşaltım organı görevi görür.

Bol miktarda ve sık kullanılan deodorant, vücudunuzdaki toksinlerin atılımını güçleştirebilir. Yağ bezi kanallarınızın ağzını tıkayarak, sivilcelere yol açabilir.” Okumaya devam et

Bu belirtiler beyin tümörünü işaret ediyor

23 Mar

İnsan vücudunda görülen tümörlerin yüzde 10’u sinir sistemi dokularından oluşur. Bunların yüzde 80-90’ı da beyin içinde gelişir. Yeni doğan çocuklar dahil olmak üzere tüm yaş dönemlerinde rastlanabilen beyin tümörleri, orta yaş sonrası özelikle kanserli hastaların büyük bölümünde kanserin yayılması sonucu yaygın olarak görülebiliyor.

İŞTE BEYİN TÜMÖRÜNÜN DİKKATE ALINMASI GEREKEN BELİRTİLERİ

 

nyildiz@hurriyet.com.tr

 

Beyin tümörlerin yaklaşık üçte ikisi bu şekilde beyine sıçrama sonrası görülür. Beyin tümörleri için en önemli ayırt edici Okumaya devam et

Damarlarınıza iyi bakın

23 Mar

Kendimize ne kadar iyi bakarsak bakalım yaşam kalitemizde her 10 yılda bir yüzde 5’lik bir gerileme mutlaka oluyor.

Bunun nedeni bedenlerimizin yaşlanmasıdır, başlangıç da otuzlu, kırklı yaşlardır. Özellikle ellili yaşlar tamamlanınca kalp, akciğer, böbrek fonksiyonlarımız zayıflamaya, kemik kas yapımız eski gücünü kaybetmeye, görmemiz, işitmemiz, cinselliğimiz gerilemeye başlıyor.

“Neden yaşlanıyoruz? Yaşlanmanın önlenmesi mümkün değil mi?” gibi soruların yanıtı tam olarak verilebilmiş değil. Yaşlanmayı açıklamak için geliştirilmiş bazı teoriler olsa da sürecin temel nedeni hâlâ meçhul. Bazı teoriler var. Bunlardan biri “daha biz doğmadan hücrelerimizin ne süre ile yaşayacaklarının önceden programlanmış olması”.

Hücrelerimiz genelde 70-80 defa bölündükten sonra bölünme kabiliyetini kaybediyor. DNA’ların ucunda bulunan “telomer” isimli yapılar hücrelerimiz bölündükçe küçülüyor. Telomer küçüldükçe de ömrümüz kısalıyor.

 

Bu teoriye göre vücut “ölmeye programlanmış” bir yapıdır, siz ne yaparsanız yapın genetik kodların o emri mutlaka yerine getirilecektir!

Başka teoriler de var. “Serbest radikal teorisi” bunlardan biri, belki de en popüleridir. Bu teoriye göre bedenlerimizde ortaya çıkan veya çevreden gelen bazı moleküller hücreye zarar veriyor. Hücrenin yapısı bozuluyor. Neticede hücreler yavaş yavaş yaşlanıyor ve nihayet yaşamı sona eriyor.

 

Nörolojik ve hormonal sistemlerimizin biz yaşlandıkça yıpranması, bağışıklık sistemimizin gücünü kaybetmesi, hücre içi enerji üretim merkezleri mitokondrilerin yeteri kadar enerji üretimini başaramamaları da yaşlanma nedenleri arasında gösteriliyor. Kısacası teori çok!

 

YAŞAM BORULARINIZI KORUYUN

 

Anlayacağınız yaşlanmanın ne zaman ve neden başladığı konusunda henüz bir fikir birliği yok ama uzmanlara göre yaşlanmayı etkileyen en önemli faktör damar yaşlanmasıdır.

 

Bu fikre ben de katılıyorum ve “kaç yaşındayım, biyolojik yaşım ne olabilir?” diye soranlara “damarlarınız kaç yaşındaysa biyolojik yaşınız da odur” yanıtını veriyorum.

 

Bedeniniz bir şehirse, damarlarınız o şehrin caddeleri, sokakları, yani yaşam borularıdır. Hücre doku ve organlarınıza hayatlarını sürdürebilmeleri için gereken besin maddelerini ve oksijeni onlar taşır.

 

Sisteminizi atık maddelerden temizleme alanlarına onlar nakleder. Bu nedenle yaşam kalitesini arttırmanın birinci yolunun damar sağlığından geçtiğini düşünmek yanlış değildir.

 

Bunun anlamı hangi yaşta olursanız olun damarlara zarar verebilecek her türlü problemi kontrol altında tutmak, mümkünse tedavi etmek, en azından olumsuz etkilerini hafifletmektir.

 

Kötü kolesterolünüzü azaltın, iyi kolesterolünüzü yükseltin, kan basıncınızı izleyin, kan şekerinizi takip edin, egzersiz yapın, stresten korunun gibi önerilerimizin ardında da temelde damarlarını koruma ve sağlıklı-genç tutma isteği vardır.

 

Hijyen çok önemli

 

İyi yaşlanmanın ve yaşlılığa bağlı yaşam kalitesi düşmelerini makul seviyelerde tutmanın bir yolu da hijyenik kurallara ve kişisel hijyene (temizlik ve sağlık koşullarına) dikkat etmektir.

 

Temiz bir çevrede yaşamak, temiz hava soluyup temiz su içmek, sağlıklı yiyecekler yiyip içmek, kişisel temizliğe dikkat etmek en önemli önlemlerdir.

 

Hijyen konusu son yıllarda eskisinden daha önemli hale gelmiştir. Bunun nedeni dünyanın her geçen gün biraz daha “düzleşmesi ve kalabalıklaşması”dır. Yeni hayat insanların birbirleriyle temas etme sıklığını arttırmış, hastalık yapıcı faktörlerin bir yerden bir yere naklini kolaylaştırmıştır.

 

“Suya sabuna dokunun, mikroplardan korunun” mükemmel bir hijyen kampanyası. Yürekten destekliyorum. Keşke yeni yeni “hijyen kampanyaları” geliştirilse…

 

Besinlerle alınan lif yeterli mi?

 

Süreğenleşmiş kabızlık, iritabl barsak sendromu gibi kalın barsakların boşaltım sorunlarının yoğun olduğu durumlarda, gıdalarla alınan liflerin yanı sıra lif içeren besin desteklerinin de kullanılması gerekebilir.

 

Lif içeren besin desteklerinin sağlığa zararlı olduğuna dair herhangi bir klinik araştırma sonucu yoktur. Lif içeren desteklerle birlikte su tüketilmesi önerilir.

 

Su ve lif karışımı sayesinde dışkı yumuşar ve hacmi artar. Su içilmediği takdirde kabızlık oluşup daha çok rahatsızlık verebilir. Barsaklarınızla ilgili sorunlarınızı mutlaka doktorunuzla paylaşmalısınız. Beslenmenize ekleyeceğiniz lif desteği, kullanmakta olduğunuz bazı ilaçlarla etkileşebilir.

 

Aspirin, varfarin, karbamazepin gibi ilaçların emilimini azaltabilir. Lif içeren destekler kan şekeri düzeyini düşürebilir. Bu destekleri kullanırken kan şekeri ve ilaç dozlarınızı yeniden gözden geçirmelisiniz.

 

Kanser ameliyatları

 

Halk arasında “kansere bıçak değince dağılır” sözü yanlıştır. Çok ender bazı örnekler dışında ve kanser cerrahisini bilen kişilerce yapıldığında kanser ameliyatları sırasında kanserin yayılması ve evresini değiştirmesi olasılığı çok düşüktür. Kanser cerrahisi, halen kanser tedavisindeki bir numaralı yerini korumaktadır. Kanser ameliyatlarının amaçları şunlardır:

 

– Kanserin önlenmesi: ıleride kanser olabilecek bir dokunun veya organın çıkartılması.

– Teşhis amaçlı: Bir tümörün tamamı veya bir kısmı alınarak kanser olup olmadığının incelenmesi.

– Evrelendirme amaçlı: Burada tümörün büyüklüğü ve lenf bezlerine atlayıp atlamadığı anlaşılır.

– Kesin tedavi için: Birçok tümörde kanser cerrahisi kesin kür için tek şans olabilir, özellikle tümör lokal veya yayılma yok ise cerrahi yeterli olabilir.

– Kitleyi küçültmek için: Kanserli tümör bütün olarak çıkartılmazsa, sonraki kemoterapi veya radyoterapiye kolaylık olması için küçültülür.

– Hastayı rahatlatmak amacıyla: Bazen tedavi edilemeyen kanserlerde hastayı rahatlatmak amaçlı ameliyat gerekebilir, örneğin bir kemiğe baskı yaparak ağrı sebebi olan veya barsakların tıkanmasına sebep olan tümörün çıkartılması hastayı rahatlatır.

Kaynak : HÜRRİYET GAZETESİ / Prof. Dr. Osman MÜFTÜOĞLU

————————————————————————————————————

Obezite Cerrahisi, Mide Kelepçesi ve Balonu Hakkında Tüm
Sorularınızı Op Dr Murat Üstün Yanıtlıyor.

 

Not : Gönderdiğiniz Mesaj, Gizlilik Çerçevesi İçerisinde Doktor Tarafından Okunup Cevaplanacaktır.

———————————————————————-————————————–

Obezite tehlikesi büyüyor

24 Şub

obezite-tehlikesi-buyuyorDünya Sağlık Örgütü (DSÖ), obezitenin yaygınlaştığına dikkati çekerek, obezitenin salgın boyutlarına ulaştığı, üye ülkelere obeziteyle mücadele politikaları geliştirmeleri çağrısı yaptı.

DSÖ’nün resmi internet sitesinden derlenen bilgilere göre, 50 yıl öncesine kadar gelişmiş ülkelerde belli oranlarda görülen obezite, bugün dünya geneline yayılmış bir sorun olarak kabul ediliyor, gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerde de kilolu ve obez sayısı artıyor.

DSÖ’nün rakamlarına göre, fazla kilosu bulunanların sayısı 1,6 milyarı, obez sayısı ise 400 milyonu geçerken, dünya genelinde her yıl 2,6 milyon insan obeziteye bağlı sağlık sorunları nedeniyle yaşamını yitiriyor.

Üye ülkelerin yeni bin yılın bu önemli sağlık sorunu üzerine daha dikkatle eğilmeleri çağrısında bulunulurken, gerekli önlemlerin alınmaması durumunda, 2015 yılında 15 yaş ve üzeri kilolu insan sayısının 2,3 milyara, obez sayısının da 700 milyona ulaşmasının beklendiğini açıkladı.

DSÖ verilerine göre, 21. yüzyılda en zorlu savaşın “çocuklarda şişmanlık” alanında verileceğini belirtilirken, “geleceğin obez adayları” olan kilolu çocukların erken yaşta kalp damar hastalıklarına ya da diyabete yakalanma risklerinin arttığına, sağlıksız kuşaklar riskiyle karşı karşıya kalındığına da vurgu yapılıyor.

Yüksek kalorili gıda ürünlerinin tüketimi hızla artarken, fiziksel aktivitenin de azaldığına işaret eden verilerde, alınan ve harcanan kaloriler arasındaki farkın arttığını, bu durumun dengelenmemesi halinde “obezite salgınının” daha da yaygınlaşacağını kaydediliyor.

Kilo sorunu olanların ve obezlerin diyabet başta olmak üzere onlarca hastalığa yakalanma riskinin yüksek olduğunu hatırlatan verilere göre, obezitenin önüne geçilebilmesi için hükümetlerin, uluslararası kuruluşların, sivil toplum temsilcilerinin ve özel sektörün katkıda bulunduğu kapsamlı programların acilen geliştirilmesi gerekiyor.

Söz konusu programların etkili olabilmesi için bireylerin daha sağlıklı bir yaşam anlayışı yönünde bilinçlendirilmesi ancak bir yere kadar etkili olmakla birlikte, yeterli olmadığını kaydeden Dünya Sağlık Örgütü, hükümetlere ve yerel yöneticilere, bireylerin fiziksel aktivitelerini artırmalarına destek olacak sağlıklı çevreler yaratma, sağlıklı gıdalara fiziksel ve mali anlamda kolay ulaşmalarını sağlama konularında önlemler alınması çağrısında bulunuyor.

DSÖ, metre cinsinden boy ölçüsünün, kiloya bölünmesiyle bulunan Beden Kitle İndeksi 25 ve üzeri olanları kilolu, 30 ve üzeri olanları ise obez olarak tanımlıyor.

Kaynak : HÜRRİYET GAZETESİ

————————————————————————————————————

Obezite Cerrahisi, Mide Kelepçesi ve Balonu Hakkında Tüm
Sorularınızı Op Dr Murat Üstün Yanıtlıyor.

 

Not : Gönderdiğiniz Mesaj, Gizlilik Çerçevesi İçerisinde Doktor Tarafından Okunup Cevaplanacaktır.

———————————————————————-————————————–